İncegazeteye abone olun, sektörel gelişmeleri kaçırmayın.
Gazete Abonelik FormuEdebiyatın farklı alanlarında eserler veren şair, yazar Murathan Mungan’ın Anadolu’da 16 kentte geçen, 16 hikâyeden oluşan yeni kitabı Kadından Kentler raflarda yerini aldı. Mungan, Türkiye'yi ve bu toprakların kadınlarını yeni kitabı Kadından Kentler’de anlatıyor.
Murathan Mungan’ın samimi, sıcak, insanın kalbine dokunan, anı defterlerini ve hafızaları kışkırtan, hayal kurduran hoş bir kitap olsun istediği kitabında, roman lezzetindeki hikâyeler, okuru Türkiye'nin 16 kentinden kâh geçip, kâh konaklatarak, onlarca kadının yazgısıyla buluşturuyor.
İzmir, Adana, Trabzon, Bursa, Samsun, Amasya, Ankara, Sinop, Denizli, Afyon, Kırşehir, Erzurum, Diyarbakır, Gümüşhane, Mersin ve İstanbul'da geçen on altı öyküden oluşan "Kadından Kentler", bu kentlerde çeşitli nedenlerle bir araya gelen kadınların karşılaşmalarını konu ediniyor. Murathan Mungan'ın "bir Türkiye hikayesi kitabı" şeklinde tanımladığı kitabın eksenini, aralarında kimi zaman tanışlık, arkadaşlık, kimi zaman hısımlık, akrabalık bulunan kadınların karşılaşmayla yaşadıkları aydınlanma anları oluşturuyor.
Kitap’tan Tadımlık...
trabzon
Trabzon burması bu! Bunun ne demeye geldiğini en çok anasından biliyor. Trabzon burması demek, gelecek demek. Umut demek. Bütün bir hayat demek. Şimdi karşısında bir ölünün bileğinde ışıldıyor. Birdenbire bunca yoksulluğun ortasında ışıyan bilezik, bu ölümü başka türlü anlamlandırıyor gözünde. İçi kamaşıyor...
bursa izmir
Esme, Bursa'daki ilk kışlarında, yerli melodramların Uludağ sahnelerinde üzeri çok motifli rengârenk kazaklar giyen Yeşilçam jönlerine nazire, Engin'e doğum gününde böyle bir kazak almayı düşünmüştü. Sonra vazgeçmişti ama düşüncesi bile onları eğlendirmeye yetmişti. Hayal işte! Şimdi yakası beyaz kürklü taba rengi kabanıyla getiriyordu Engin'i gözünün önüne...
Sabahın bu erken saatinde İzmir birdenbire bambaşka görünmüştü gözüne. Şehrin gün ilerledikçe sakladığı bir yüzünü görmüş gibiydi. Sabahın bu saatinde şehir de, gün de tazeydi. İçini ısıtan sevinç belki bu tazeliktendi; insana başlangıç duygusu veriyordu. Ortaokulu bitirip okumayı bıraktığından beri, hiç bu kadar erken saatte görmemişti şehrin yüzünü. Nurhayat, annesini, babasını, sevdiği gibi seviyordu İzmir’i. Her haliyle. Ama onu en çok ilk kez bugün gördüğü şu taze haliyle sevdiğine karar verdi. Daha önce defalarca gördüğü bütün bu yerleri, şimdi taptaze bir ışıkta yeniden görüyor gibiydi. Dünyanın hiçbir yerini İzmir’e değişmezdi.
ankara
Ertesi gün cebimde sahte bir kimlikle Kızılay'da, bilirsiniz, Kocabeyoğlu Çarşısı'nın yanı başındaki Tansel Plak'a gittim. Yeniyetmeliğimin, gençliğimin Ankara'sının önemli uğrak yerlerinden biriydi. Aranıyor olmak, “biri olmak” demekti ve ben kısa bir süre için de olsa, şu bulanık kalabalığın içinde amaçsız dolaşan rasgele biri olmak istemiştim. Zafer Çarşısı'nın kitapçıları da burnumda tütüyordu ama şansımı zorlamamalıydım. Bilmeyen yoktu. Gizli polisler orada cirit atıyordu...
sinop
Sinop'a geldiğinizde mutlaka beklerim. Evimizin penceresinden Sinop Kalesi görünüyor bir görseniz! Dalgalar, deniz! Nasıl anlatsam! Yağmurlu havada başka, güneşli havada bir başka. Gülümsüyorum. Bayramda anne-babasının eline öpmeye gelmiş Seher. Bu, evlendikten sonraki ilk bayramları...
istanbul, esenler otogarı
Az sonra daha sakin sayılabilecek bir sesle, “Vardığımızda bana haber eder misin kızım,” diyor. “Ben yol iz bilmem. Geçmeyeyim Elazığ'ı.” “Merak etme teyze,” diyor Zozan. “Uyusan bile, ben uyandırırım seni.” “Gözümün uyku tutacağını sanmam,” diyor kadın. Zozan en azından bu sefer çok daha neşeli bir yolculuk hayal etmişken kendisi için, yanına oturan şu mahzun görünüşlü, kederli kadının varlığıyla içinin bulutlandığını, yüreğinin çatallanıp ağırlaştığını hissediyor.
Metis Yayınları
Kapak Resmi: Neş’e Erdok
Kitabın Baskıları: İlk Basım: Mart 2008