İncegazeteye abone olun, sektörel gelişmeleri kaçırmayın.
Gazete Abonelik FormuBir avuç insanın inancı, gayesi ve ileri görüşlülüğü ile kurulduk. Geride bıraktığımız altmış yıl; Türkiye’nin sağlıklı nesillerine ve yükselen yaşam kalitesine attığımız imzadır...
1951 yılında ‘Dürüst Ticaret’ ilkesiyle yola çıktık; kuruluşumuzdan bugüne kazandığımız deneyim, teknolojiye verdiğimiz önem, insan hayatına duyduğumuz saygı ile zorlu mücadelelerden geçerek Sağlık ve endüstri sektörlerindeki dünya markalarının geliştirdiği teknolojileri ülkemizle buluşturmak ve insanımızın yaşam kalitesini yükseltmek hedefimiz ve önümüzü aydınlatan ilkelerimizle 60 yıldır yanınızdaydık, yanınızda olmaya devam edeceğiz!..Kurulduğumuz 1951 yılından bu yana Türkiye’de ve dünyada çok şey değişti. Bu değişimin kaçınılmaz bir parçası olurken, kimi zaman da değişimlerin kaynağı olduk. Ülkemizdeki tıp ve laboratuvar teknolojilerinin altyapısına katkılarda bulunduk. Geçmişte olduğu gibi, bugün ve gelecekte de aynı hedefler, heyecan ve özveriyle ülkemize yeni ufuklar açabilmek için hizmet vermeyi sürdüreceğiz. Sağduyu ve büyük emeklerle bugünlere gelmemizi sağlayan değerli büyüklerimizi saygıyla anıyor; çıtayı daha yükseklere taşıyabilmek adına yorulmadan çalışan ve bu başarı öyküsünün oluşmasına katkı sağlayan tüm İncekaralar ailesine gönülden teşekkür ediyoruz...
1950’ler Değişen Dünya ve Türkiye; İncekaralar; sadece yaşanan günün ya da yakın geleceğin ihtiyaçlarının değil, çok dahailerisinin gelişim ve ihtiyaçlarını görme yetisine sahip ileri görüşlü bir insanın eseridir: Hüseyin Avni İncekara! Ve, İncekaralar’ın tarihi Ankara’nın Ulus semtinde küçükbir dükkanla başladı...Bir yanda savaşın izlerini silmeye çalışan dünya, diğer yanda her alanda dönüşüme hazırlanan Türkiye... Savaşlardan aldığı darbelerin ve seferberlik yıllarının yaralarını sarmaya uğraşan bir ülke...
Genç bir idealist ticaret hayatına atılıyor...
Bakımsızlıktan üç yüz bin kişinin hayatını kaybettiği, dönemin Sağlık Bakanı Ekrem Üstündağ tarafından açıklanırken, genç bir idealist Hüseyin Avni İncekara, ülkesinin geleceği için sağlık ve sanayi teknolojileri alanında ticaret hayatına atılmaya hazırlanıyordu.Türkiye’nin bu belirsiz ve sıkıntılı yıllarında büyük bir özveri ve çabayla, yarınlara örnek teşkil edecek bir oluşumun temelleri atıldı; İncekaralar serüveni 8 Ağustos1951 tarihinde Ankara Modern Çarşı’da yazılmaya başladı. Yeni teknolojilerin araştırılması ve Türkiye’ye getirilmesinde öncü rol üstlenen firma, DoğuAlmanya’dan optik tıp ve teknik cihazlar konusunda aldığı ilk temsilciliklerle işe koyuldu.Yaşanan ekonomik sıkıntılar ve ülkenin içinde bulunduğu koşullar ne olursa olsun, artık gemi yol almaya başlamıştı; ve geminin kaptanı için fırtınaların birönemi yoktu önemli olan limana ulaşmaktı... O günlerde azimle çıkılan bu yol,İncekaralar’ın geleceğinin de pusulası olacaktı...H. Avni İncekara, 8 Ağustos 1951 yılında Ankara Modern Çarşı’da İncekaralar’ıbir şahıs firması olarak kurdu. Kayıtlı sermayesi 500.000 TL olan H. Avni İncekara Firması 3716 Ticaret Sicil Numarası ile fevkalade derecesinde ticaret odasına kaydoldu. Firmanın iştigal konusu ithalat ve mümessillik işleriydi.
Türkiye tarihinin en yüksek devalüasyonu ile gelenekonomik kriz ve siyasi çekişmeler; İncekaralar’ınTürkiye’nin sağlık ve endüstri altyapısını geliştirmek içinyaptığı araştırmalar, ülke tarihinin büyük ölçekte yaşadığı bu buhran dönemine rastlar. Ancak ülkeyi ileri götürmekiçin elbirliği ile yılmadan çalışmak gerekmektedir.İncekaralar da savaş sonrası teknoloji bayrağını eline alan Japonya ile gecikmeden ilişkiye geçer. Olympus firmasının temsilciliğinin alınması ile yarım asrı aşan işbirliğinin temeli de bugünlerde atılır.
Tam Yol İleri...
1950’li yıllar teknolojinin henüz gelişmediği, haberleşmenin ise yok sayılabilecek kadar sınırlı olduğu yıllardı. Bu karmaşık ortamda dahi ekip, durmaksızın çalışmaya ve araştırmaya devam ediyordu. 1960’lara gelindiğinde İncekaralar kendi gelişim çizgisinde tam yol ilerleyip, yeni atılımlara hazırlanırken iş anlayışı da yepyeni bir boyut kazandı. Sonraki yıllarda müşteri memnuniyeti kavramı ile birlikte anılacak olan servis bölümü, teknik konularda uzman çalışanları ileTürkiye’nin dört bir yanında görev başındaydı artık. Altmışlı yılların ikinci yarısından sonra yaşanan döviz darboğazı, ihracat ile elde edilecek dövizi, üretim girdisi için ithalatın kaynağı haline getirmişti. Bu koşullarda İncekaralar hızlı adımlarla büyüyor, ürün çeşitliliğini artırıyor ve dünyanın teknolojisini ülkesine taşıma gayesini laboratuvar alanına da taşıyordu. Heraeus ve Vötsch firmaları ile çok uzun yıllar sürecek yol arkadaşlığı için imzalar atılmıştı. İncekaralar ekibi de; dönemin zorlu koşulları, yokluklar ve teknik yetersizlikler içinde santrifüj, etüv, sterilizatör, derin dondurucu ve test kabinlerinden oluşan laboratuvar cihazlarını kullanıcılarıyla buluşturmaya çabalamaktaydı.
1970’lerden itibaren tıbbi sistemler ve laboratuvar ekipmanları teknolojileri hızla ilerlemeye başlamış, ülkeler bu alanlara yatırımlarını hızlandırmıştı. Teknoloji geliştikçe,kıtalararası mesafeler de azalıyordu. Japonya’nın sanayi atılımları yaptığı bu yılları çok iyi izleyen İncekaralar 1972 yılında da ülkenin en iyi elektromedikal firması olan Nihon Kohden’in temsilciliğini üstlendi.Türkiye’nin döviz darboğazında olduğu ve ithalat faaliyetlerin çok zorlandığı 1970’lerde teknolojiyle yeni yeni tanışmaya başlayan Türkiye’de, İncekaralar faaliyet konusunu “tıbbi cihazların ithal ve ihracı, her türlü tıbbi ve elektronik cihazlar imali için fabrikalar kurmak ve kurulmuş fabrikalara iştirak etmek,mümessillik” olarak belirleyerek, yapacağı atılımların altyapısını kuruyordu.Her geçen gün büyüyen iş hacmi, şirketin etkin ve modern iş anlayışının sürdürülmek istenmesi yeni bir organizasyona gidilmesini zorunlu kıldı. Çağın ve teknolojinin gereklilikleri doğrultusunda şahıs firmalarının uzun ömürlü olmadıklarını gören Hüseyin Avni İncekara, girişimlerini anonim şirketi bünyesinde topladı. 23 Ekim 1979 yılında ise İncekaralar Laboratuvar Cihazları Pazarlama Ltd. Şti. kuruldu. Yıllar geçtikçe temsil ettiği firmaların sayısını da artıran İncekaralar, temsilcilikleri ile yarattığı sinerjiyi Türkiye’de kalıcı bir yer edinme hedefine dönüştürdü. Sektöründe benzer hedefleri benimsemiş birçok şirket için de bir “örnek” oldu.Kaliteli ürün, güçlü satış teşkilatı ve etkin satış sonrası servis olarak tanımlanan başarı formülü hiç değişmedi. Satıştan dağıtım ağına ve satış sonrası hizmetlere kadar uzanan zincir, ülkenin her köşesinin kendi koşullarını dikkate alarak oluşturuldu. Bu yönetim anlayışı İncekaralar’ı sektörünün ana oyunculardan biri haline getirdi.
Ders Almayı Bilmek...
Ülke maddi manevi izleri uzun yıllar kapanmayacak bir ara dönemden geçerken İncekaralar için aynı dönem,gerçek bir dönüşümün yaşandığı yıllar oldu. 1980’lere kadar fiziki büyümesinde önemli adımlar atan ve iç piyasada sağlık ve endüstri teknolojileri alanında sektörünün öncüsü olan İncekaralar, yaşanan krizlerden önemli dersler çıkardı .Zorlu koşullara rağmen pek çok alanda önemli adımlar atan Türkiye,2000’li yıllara Gümrük Birliği’ne katılmış ve AB’ye adaylık statüsü kazanmış bir ülke olarak girdi.,
Aile olmak; tüm çalışanlarımız tarafından yaşanan, yaşatılan ve geleceğe aktarılan bir idealdi...Aile olmak zorluklara göğüs germekti, tüm koşullarda birarada kalabilmeyi başarmaktı...Ülke genelinde yaşanan sıkıntılı gelişmelerden İncekaralar’ın etkilenmeyeceği düşünülemezdi elbette. İncekaralar ailesi de omuzlarına külfetlerin yüklendiği süreçlerden geçti...Türkiye tarihinin ikinci ara dönemi ‘12 Mart Askeri Muhtırası’ gerçekleşmişti. Had safhaya ulaşan ekonomik bunalım ise, enflasyonun tırmanışıyla kendini göstermekteydi. Önce 24 Ocak Kararları, hemen ardından 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi gelecek, ülke ekonomisi tüm bu sıkıntılara rağmen ayakta durmaya çalışacaktı.
Onu İlk Biz Gördük...
Aynı dönemde Türkiye televizyon sarhoşluğunu yaşamaktaydı. Ülke nüfusu 40 milyonu aşarken, gözler ilk kez katıldığımız ‘Eurovision Şarkı Yarışması’ndaydı. İlk ‘Boğaziçi Köprüsü’ ise Cumhuriyet’in 50. Yıldönümü’nde açıldı.Türkiye’nin yaşadığı “ilk”ler bunlarla sınırlı değildi elbette. Çağdaş yaşam standartlarının pekişmesinde,İncekaralar’ın “ilkleri ve öncülükleri” de önemli rol oynadı. Ultrason cihazı ile Türkiye, ilk kez anne karnındaki bebeği gördü, yine aynı dönemde Türkiye’nin anahtar teslimi ilk hastane projesine de imza atıldı.
“İncekaralı olmak”; ilk adımlarını atan bir firmayı ayakları üstünde dimdik tutma serüveni değildi sadece; ülkenin emekleme dönemindeki sağlık sektörüne ve endüstrisine yeni ufuklar göstermek demekti...
Her yeni gün, yeni hedefler getirdi İncekaralar’ın önüne;bu yeni hedeflerin gerektirdiği yapılanmalara gitmemek,günün gerisine düşmek olacaktı. Oysa İncekaralar’da, gerekçe her ne olursa olsun, geride kalmak söz konusu değildi. 90’lı yıllardan itibaren İncekaralar, temsilcisi olduğu firmalar ile tüp bebek merkezlerinin tıbbi donanımını sağlayarak pek çok ailenin mutluluğuna aracı oldu. Ayrıca gerçekleştirdiği hastane ve laboratuvar projeleriile sektöründe referans isim oldu. Başarıyla yürütülen proje çalışmalarının yanında İncekaralar, tanıtım çalışmalarına da hız veriyor ve bu alandaki yeni eğilimlerden yararlanıyordu. İncekaralar daha geniş kitlelere ürünlerinin tanıtımını yapabilmek adına farklı alanlarda düzenlenen fuarlarda sıklıkla yer almaya başladı.
Kayıpların Ardından Ayağa Kalkabilmek
Günün ilerisinde yaşayan, gerçek bir lider, Hüseyin Avni İncekara’nın 1994 yılındaki vefatı ise çalışanları,iş çevresi ve öğrencileri için çok acı bir kayıp oldu.İncekaralar ise, H. Avni İncekara’dan miras kalan çalışma terbiyesi ve inançla yolunda yürümeye devam etti.
Teknolojinin Büyük Adımları
Teknolojinin hızlı gelişimi, tüm dünya ülkeleriyle birlikte Türkiye’yi de etkilerken özellikle iletişim alanında bu yıllarda devrim niteliğinde gelişmeler yaşanıyordu. 1994 yılında Türkiye ilk uydusu olan Türksat 1B’ yi uzaya fırlatmıştı. 1990’lardan itibaren büyük mesafeler katederek gelişen teknoloji, Türkiye’de farklı biçimde yorumlanıyordu. Altyapı eksiklerinden dolayı Türkiye, teknoloji devi ülkelerden transfer ettiği sistemleri kullanıyor ve bunlar yavaş yavaş ülke içinde farklı kurumlarda yer almaya başlıyordu. Türkiye’nin sağlık alanında yeni teknolojiye olan ihtiyacını karşılamaya yönelik görevini başarıyla yürüten İncekaralar’ın adı yatırımlarının kalitesi ile sıklıkla telaffuz ediliyordu. Ulaşılan büyük başarının ardında temsilci olunan markaların kalitesi kadar Türkiye piyasasında markaların arkasında duran İncekaralar adı yatıyordu. İncekaralar sektörde güvenin diğer adı olmuştu...
Gazete Doğuyor...
Yöneticilerden başlayarak, tüm çalışanlar tarafından benimsenen ‘İncekaralarlı’ olma fikrini daha köklü temellere oturtmak ve yaygınlığa ulaştırabilmek, müşterilerine kendini daha iyi anlatmak ve onlarla buluşmak için İncekaralar,kurumsal bülteni “Gazete”nin yayımına 1998 yılında başladı.Gelişen iletişim teknolojilerini yakından izleyen İncekaralar, internet aracılığı ile bilgiye ulaşmanın etkilerini ve önemini kavrayarak, 1998 yılından itibaren sürekli güncellenen web sitesi ile müşterilerine daha hızlı,doğru ve kaliteli hizmet vermeye devam ediyor...
2000’li yıllar, müşterilerine profesyonel hizmet sunan İncekaralar’ı hak ettiği kalite yönetim belgesi ile buluşturdu. İncekaralar bu belgeyle müşteri memnuniyetini, hatasız işleyen süreçlerin yönetimini ve sürekli gelişmeyi hedefleyen bir sistemi benimsediğini gösterdi.Kurumsallaşmanın aynı zamanda uzun vadeli şirket planlaması olduğuna inanan İncekaralar, yeniden yapılanma çalışmaları sonucunda 2002 yılından itibaren dünya markalarını firma bünyesinde topladı.
Yeni Bin Yılın Getirdikleri...
Globalleşen dünyada çok sayıda ülke, hem siyasi hem de ekonomik anlamda farklı gelişmelere tanıklık ediyordu ve Türkiye de bu değişimi yaşayan ülkelerden biriydi. Özellikle 1990’lardan sonra yaşanan mali krizlerin sonrasında 2000’li yılları yeni ekonomik planlar ve düzenlemelerle karşılayan Türkiye, diğer yanda ise yılların deneyimi ile büyümeye devam eden İncekaralar...Dünya büyük bir değişim süreci içine girmişti. Küreselleşme ve iletişim çağı olarak nitelendirilen yeni yüzyılda teknoloji geliştikçe dünya küçülüyordu. İncekaralar ise ‘Dürüst Ticaret’ parolasıyla çıktığı yolda öğrenerek büyümenin öneminin farkındaydı. Organizasyon giderek genişledi, hizmetleriyle rekabet ortamı yarattı.
Değişim ve gelişmeleri yakından izleyen İncekaralar, her biri kendi sektörünün en iyileri Diyaliz Merkezleriarasında yer alan yeni yol arkadaşlarıyla devam etti. Bugün, temsilciliğini yürüttüğü otuzun üzerinde dünya lideriyle yarattığı sinerjiyi Türkiye pazarına taşımaya devam ediyor.
İncekaralar 2000’li yılların getirdiği değişim rüzgarını sağlık sektöründe kazandığı tecrübeyle birleştirdi. Radyoloji, jinekoloji ve obstetri, kardiyoloji, nöroloji, anestezi ve yoğun bakım gibi farklı disiplinlerle genişledi. Ultrasonlardan radyolojik görüntüleme sistemlerine, EKG’ler EMG ve EEG’lere, hastabaşı monitörlerden defibrilatörlere, ventilatörlerden anestezi sistemleri ve kuvözlere ayrıca laboratuvar donanımlarına kadar en gelişmiş tıp teknolojileriyle güvenilir tanı ve tedavi olanaklarını ülkemize sunmaya devam ediyordu. Değişen gereksinimlere paralel olarak değişimi yakalayan İncekaralar, öncü ve ilklere imza atan kimliğini ön plana çıkartarak ilaç, kimya, mikrobiyoloji, biyoteknoloji,genetik, tarım, gıda, otomotiv, elektronik, metalurji,madencilik gibi hızla ilerleyen bilim ve sanayi dallarındada etkinlik alanını genişletiyordu. Sanayicilerimize ulaştırdığı kalite kontrol sistemleri ile ülkemizde ki fabrikaların ve altyapı tesislerinin, ar-ge ve üretim aşamalarında verimliliğin artmasına destek sağladı.Laboratuvarlara ve üniversitelerin bilimsel altyapı oluşturacak sistemlerinin kurulmasına destek sağladı.Modern proje yaklaşımlarıyla, kriminoloji laboratuvarlarından gıda laboratuvarlarına, kimya laboratuvarlarından maden laboratuvarlarına ve sağlığın bir çok dalında hizmet veren hastanelere kadar uzanan çok geniş bir yelpazede ve tüm aşamalarda, son teknolojiler ile anahtar teslimi projeler gerçekleştirdi ve modernizasyon çalışmaları sırasında ihtiyaç duyulan tüm çözümleri sundu. İncekaralar aldığı uluslararası ödüllerlede sektörünün standartlarını belirledi.
İş hayatımızdak iöncü rolümüzü topluma katkılarımızla pekiştirdik; örnek sosyal sorumluluk projelerine imza attık...
İncekaralar’ın iş hayatındaki başarısının sırrı; Türkiye’nin geleceğine güvenerek en güç koşullarda bile faaliyetlerini gerçekleştirmiş olmasıdır.Kurumsal gelişimin ancak ülkenin gelişimi ve toplumun refahı ile mümkün olabileceğine inanan İncekaralar, bugüne kadar pek çok sosyal sorumluluk projesinin altına imzasını attı.İncekaralar; eğitim, kültür ve sağlıkla birlikte çevre konusunda da önemli girişimlerde bulundu;
Eğitime Destek
Çağdaş yaşam ve evrensel değerleri benimsemek, bilgi toplumu olma yolundaki Türkiye’nin aydınlık geleceğine modern bir alt yapıyla katkıda bulunmayı sağlamak amacı ile;
İncekaralar İlköğretim Okulu Hüseyin Avni İncekara Fen Lisesi ve Kampüsü Erciyes Üniversitesi Sağlık Eğitim Yüksek Okulu Hüseyin Avni İncekara Fen Lisesi Öğrenci YurduFirst Lego Ligi - Bilim Kahramanları Buluşuyor.
Çevreye Destek
Türkiye’nin İlk ve Tek Yeşil Yurt Binası; Nevşehir Hüseyin Avni İncekara Fen Lisesi Öğrenci Yurdu
Türkiye’nin Canı Kampanyası; Anadolu’da tehlike altında olan yada kaybolmaya yüz tutmuş canlı türlerini korumak amacıyla yürütülen‘Türkiye’nin Canı Kampanyası’na katkıda bulunduk...
Sağlığa Destek
Kızılay Kan Bağışı, Terry Fox Umut Maratonu, Sağlıklı Nesiller için Süt Projesi, Engelsiz Hayat Projesi, Diyaliz Merkezleri
Kültür ve Sanata Destek
Victoria Tolstoy, Konseri Cantabile Konseri, Dee Dee Bridgewater Konseri, Freiburg Barok Orkestrası Konseri, “Ata’ya Saygı” Tezhipli Atatürk Portreleri Sergisi.
Diğer Projelerimiz
Gökkuşağı Projesine Destek, Pakistan Depremi Yardımı, Gölcük Depremi Yardımı, TOBB Somali Yardımı; Genel Müdürümüz Özgür İncekara’nın Medikal Meclis Başkanı olduğu TOBB tarafından Somali için başlatılan yardım kampanyasına destek...
Altmış yıllık tarihimiz boyunca kurucumuz ve değerli büyüklerimizin çalışma ilkeleri iş yapma kültürümüzün temel taşlarını oluşturdu. Önceki kuşakların deneyimlerinden yararlanırken değişen dünya koşullarına hızla ayak uydurduk ve sunulan olanakları en verimli şekilde değerlendirdik.İncekaralar kurumsal yönetimde en üst standartlara ulaşabilmek adına bu alanda gerekli adımları atmaya başlayan sektöründeki ilk şirketlerden biri oldu. Henüz kurumsal yönetim ilkeleri iş hayatımızda yerleşik değilken bile İncekaralar’ın etik ilkeleri ve ticari prensipleri belirlendi. Şeffaflık, adillik,hesap verebilirlik prensipleriyle kurumsal iyi vatandaş olabilmek adına çalışmayı kendimize ilke edindik. Başarımızın altında benimsediğimiz değerler yatıyor. Hüseyin Avni İncekara’dan bayrağı devralan İncekaralar, bu değerlerden taviz vermeden çalışmaya devam ediyor. Bu değerlerin başında ise etik ve itibar geliyor. İtibarın en değerli sermayesi olduğunu bilen İncekaralar; önündeki yıllara bakıyor...
Evrensel anlamda etik ilkelerin Türkiye’de tabandan genele yayılması,toplumun her kesiminde ve tüm kurumlarında uygulanabilmesi amacıyla yola çıkan ve kurumsal üyelerinden biri olduğumuz Etik ve İtibar Derneği’nin (TEİD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı ile etik ve itibar kavramlarını derinlemesine konuştuk...
Öncelikle günümüz iş hayatında ‘İtibar ve Etik’ kavramlarına yaklaşımınızı öğrenebilirmiyiz?
Günümüz çağdaş büyük şirketlerinin başarısının temel belirleyicilerinden bir tanesini itibarları oluşturuyor. Çünkü hem tüketiciler hem müşteriler itibara ya doğrudan ya da dolaylı olarak bakıyor, bu algıyla hareket ediyor. Siz de evinize süt, ekmek alırken bile farkına vararak ya davarmadan ona bakıyorsunuz aslında... Bir takım tercihlerde bulunurken eş değerler arasında mutlaka böyle bir mekanizma çalışıyor. Büyük yapılarda elbette daha belirgin bir kavram olarak karşımıza çıkıyor.İtibarın en önemli besleyicisi ise etik. Etik de çok geniş bir kavram; yalnızca faturasını doğrukesmek, vergisini düzenli vermenin çok daha ötesinde. Çevreye duyarlılıktan, çocuk işçilere,yazdığı ile yaptığının bir olmasından, sözlük karşılığı olan dürüstlüğe pek çok etkeni kapsıyor.
Etik ve İtibar Derneği kurma fikri nasıl gelişti?
Bir grup çalışması oldu sadece benim fikrim değil. Geniş bir sektörel yelpazede faaliyet gösteren 22 yerli ve yabancı kuruluşun bir araya gelmesi ile 2010 yılında kurulan derneğimiz etik ve itibar yönetimi alanlarında Türkiye’de bir referans merkezi olabilme amacını taşıyor. Derneğimizin misyonunu ise, “İş etiğini şirketlerimizin yazılı kültürünün bir parçası haline getirmek ve evrensel etik ilkelerin Türkiye toplumu tarafından benimsenmesi ve uygulanması için rehber olmak’’ olarak belirledik.TEİD’in yapısından da bahsetmek isterim. Öncelikle polisiye bir kuruluş değiliz; bakıp puan veren, ceza veren, analiz yapan bir işleyişimiz yok ve bu yapıdan özellikle kaçınıyoruz. Biz bu kavramı anlatmak istiyoruz, onun için de teknik araçlar koymaya başladık. Her şirketin biretik kodunun olması gibi mesela. Etik kod nasıl yazılır, nasıl kullanılır, nasıl izlenir’in kılavuzu çıkaracağız.
Şirketlere yol gösterimleriniz oluyor peki dernek olarak bunu nasıl yaygınlaştırmayı düşünüyorsunuz?
Örnek olarak anlatarak... Polisiye olarak değil; ceza vererek puan vererek değil.Toplumsal kabulü olduğu zaman bu kavramın insanlar zaten kendileri peşine düşecektir,sorgulayacaklardır.Etiğin dış çemberini oluşturan yasal kurallara, kültürel kurallar, şirket kurallarından oluşanbir yapı var. Etiğin ne olduğunu iyi anlatmak lazım; örneğin pek çok sektörde bazı etik dışı uygulamalar normal kabul ediliyor. Mesela rüşvet vermek işin doğal bir parçasıymış gibi görülüyor. Bunların tamamen ortadan kaldırılması gerekiyor. Bütün şirketlerin, özellikle mali tarafının şeffaf olması lazım. Şirket sırrı kabul edilebilecek ürün ve üretim bilgileri hariç özellikle mali tarafta herkesin bütünüyle şeffaf olması gerekiyor.
Etik İtibar kavramları soyut kavramlar, kişiden kişiye değişebiliyor... Bu kavramların birçerçevesi var mıdır? Dernekte net çizgiler var mı?
Dernekte bu kadar net olmaz, dernekte ancak yasalara uyum olabilir, bunun gibi temel ilkeler olmalı. Şirket bazına indiğinizde siz bunları çok daha netleştirebilirsiniz. Şirketin kültürü dediğiniz şey için çok güzel bir tabir vardır, çok severim; ‘Bizde işler böyle yapılır’ dediğiniz zaman bu şirketin kültürü oluyor. Şirketlerin etik kurallarını net olarak ortaya koymaları ve altına imzalarını atmaları lazım. Etik kültür yukarıdan aşağıya gelen bir olgu; en tepedeki insanın öncelikle buna uyuyor olması gerekiyor, keza yönetim kurulunun. En alttaki insana kadar inilmesi lazım. Bu bir yönetim mekanizması değil. O şirketin, toplumun toplamının davranışının içerisindeki unsurlar onlar.Bunları oluşturmak da çok kolay olmuyor.Bir düğmeye basalım da bugünden itibaren biz etik bir şirket olduk demek yetmiyor.
Dernek olarak iştigal alanlarınızı öğrenebilir miyiz?
Biz 1,5 yıllık yeni bir derneğiz. Bu süre içerisinde iyi de yol aldık çünkü 35 üyemiz var.Bunların arasında sizin de içinde bulunduğunuz çok büyük şirketler var; Turkcell, Akbank,Sabancı Holding, Efes, Coca Cola, Bosch gibi...Öncelikle derneği ve kurallarımızı oturtmamız lazımdı. Çok hassas bir mevzu gündeme geldi bu noktada; böyle bir derneğin etik kurulu olur mu? Aylarca tartıştık bu konuyu. Böyle bir derneğin etik kurulu olur mu olmaz mı, bu kurulun yetkisi ne olur, yönetim kurulunu iptal edebilir mi...Bunlar çok hassas noktalar, iyi oturtmak gerekiyor. Burada da öncülük yapmak istiyoruz.Şimdi işimiz ya da ilgi alanımız primer olarak bu dönemde ya da yakın gelecekte hep şirket işetiği olacak; ama etik tabi burada bitmiyor, ilkokul eğitiminden ülke yönetimine kadar gidiyor.Ama böyle dağıldığı zaman altından kalkamayız diye düşündüğümüz için önümüzdeki yıllardada o yönlere gitmeyeceğiz. Bizim şu andaki iştigal alanımız şirket iş etiği, çalışma etiği, işyapma etiği; bununla ilgili kurallar, örnekler, iyi uygulamalar, birbirleriyle desteklenenler.
Eğitimle ilgili uygulama planlarınız var mı?
Planlıyoruz. Burada Türkiye açısından işi kolaylaştıracak konulardan bir tanesi yeni ticaret yasası. İçerisinde etik ve itibarı destekleyen pek çok unsur var. İlerleyen yıllarda her şirketin web sitesi olmasından bakkalın bile şeffaflaşmasına kadar işler var ki çok doğru ilerlemeler bunlar. Bu yasa desteği ile yol alabiliriz diye umuyoruz. Dernek olarak kılavuzlar hazırlıyoruz, örnekler üretiyoruz. Dünyadaki iyi örnekleri toparlamaya çalışıyoruz. Bunları soranlara aktarmaya çalışıyoruz. Bunlarla ilgili kurslarımız henüz yok ama olacak.Etik kod nasıl yapılır, nasıl kullanılır, bir şirketin etikyapısı nasıl denetlenir gibi konulara, daha abecesinede muhtemelen inebilecek durumdayız. Dışa açık kongre tipi organizasyonlarda yapacağız. Bu şubatayında, sizin de katıldığınız,Türk iş dünyasının önde gelen isimlerinin buluştuğu Türkiye’nin ilk “Etik Zirvesi”ni gerçekleştirdik. Bu organizasyonları ihmal etmeden yürüteceğiz. Basılı ürünler geliştirmeye çalışıyoruz. Web sitemizde epey bir bilgi var ama bu bilgileri de çeşitlendirmeyi sürdüreceğiz.
Aile şirketlerinde etik ilkelerin benimsenmesi konusunda düşünceleriniz nelerdir?
Evet zor ama daha başından tasarlamak gerekiyor. Büyük uluslararası şirketlerde kurallar oturmuş, yazılı; onların nizami çalıştıklarını denetleyen iç yapıları, kontrol sistemleri var. Orada etik kuralları, art niyet yoksa, uygulamak çok daha kolay. Bir aile şirketinde böyle bir yapının olmasını peşinen beklemek biraz hayal olur ama onun kuruluşu ciddiye alınıyorsa,akıllı davranılıyorsa, geleceğe yönelik planlar yapılıyorsa, kurumsallaşması planlanıyorsa aile şirketleri için de pekala mümkündür bence.Ancak başındaki aile bireyinin, patronun ya da baba-oğulun oturup etik kuralların yazılı hale getirilmesini sağlaması lazım. Bunların da denetlenmesine fırsat verilmesi gerekiyor. Enbaştan aşağı dememin nedeni bu, yukarıdakiler içselleştirmediyse aşağıdakinin yapacağını sanmıyorum. Bütün bunların inançsız, gerekçesiz ezberletilen şeyler değil de içselleştirilmesi şart.
Üyelik sisteminizden bahsedebilir misiniz?
Üyelerimiz hep şirketler, kurumsal üyeliklerimiz var. Bir de gönüllülerimiz var; çalışma gönüllüleri... Ancak üye kapsamına girmiyorlar. Üye ancak ya akademik olarak bu alanda çalışması olanlar akademisyen üyelik şeklinde ya da şirket bazında olabiliyor. Şirket kendi içinden görevlendirdiği kişileri değişik kurullarda değerlendiriyor.Tabi ki üyelik ödentisi var. Çok astronomik rakamlar değil ama, derneğin giderlerini karşılayacak bir meblağımız mevcut.Projeler yapacağız, somut projeler üreteceğiz. Yurtdışında etik çalışmaları destekleyen pek çok fon var; Dünya Bankası’ndan bir takım sosyal fonlara kadar. Türkiye’de de bu konuda veri yok gerçekten, işte veri üreterek, kılavuz geliştirerek, teknik çabada bulunarak mali destek almak mümkün gözüküyor.